Audi A6... Uzun, şaşaalı cümlelere, özenle seçilmiş kelimelere, abartılı sözlere, sonu gelmek bilmeyen paragraflara gerek var mı? Böyle bir modelin henüz başarısızlıkla karşı karşıya kalmamış geçmişine gitmekten çok memnun kalacaksınız.

Audi’nin en efsane modeli olarak gösterilen Audi A6, büyük bir aile arabasından daha büyük bir aile arabası olarak tanımlanabilir! Alman oto üreticisi Audi’nin şu anda dördüncü neslini piyasada tuttuğu araç, eskilerden Audi 100’ü kalbimizde yaşatan bir yadigar aslında. Audi 100’ün tahtını 1994 yılında yeni ismi ile devralan Audi A6, yerine geçtiği aracın kalitesini hiçbir zaman aratmadı. Audi’nin daima ileriye dönük teknoloji ve lüks felsefesi kapsamında her yenilenen modelinde çok daha fazla ayrıcalık sunan Audi A6, Almanya’nın Neckarsulm bölgesinde üretilmeye başlandı. Sedan ve station wagon (Audi tarafından daha sonra “Avant” ismi verildi) konfigürasyonları ile satışa sunulan A6’lar, bütün jenerasyonlarında önden çekişli veya Torsen bazlı dört çeker sürüş sistemlerine sahip oldular. Dört çeker sürüş sistemine de tıpkı “Avant” vakasında olduğu gibi “Quattro” ismini takmayı tercih eden Audi; A6’nın ikinci, üçüncü ve dördüncü nesillerinde markanın bu platforma özel Allroad imzasını taşıma ayrıcalığı verdi, göz bebeği gibi baktığı modeline…

Audi firmasının Audi 100 isimli (Amerika Birleşik Devletleri’nde Audi 5000 olarak da bilinir) büyük aile arabası; Audi C1, Audi C2 ve Audi C3 olmak üzere ardarda üç jenerasyon boyunca piyasaya sürüldü. 1994 senesinde ise serinin makyajlanmış yeni modeli Audi 100 C4, Audi A6 rozeti ile isim değiştirdi! Böylece bizim bugün sizler ile paylaşacağımız maceranın ilk adımı atılmış oldu. Audi’yi isim değiştirme yoluna iten faktör ise firmanın Audi A8’in tanıtılmasıyla başlayan yeni uygulaması, “alfanümerik isimlendirme” politikası oldu. 1994 ile 1997 yılları arasında görev yapan Typ 4A, yani C4, 1997’de yerini Typ 4B olarak da bilinen C5 kasasına bıraktı.

1997’de başlayan C5 yolculuğu 2004 yılına kadar 7 sene boyunca başarıyla sürdü. 1997’nin sonlarına doğru yeni A6’nın, yeni bir tasarım akımına öncülük eden “Volkswagen Group C5” platformuna dayandırılarak tanıtılması, A6 serisini deyim yerindeyse bir tık ileriye götürdü. Yeni bir dizi içten yanmalı motor seçeneği sunan bu model BMW 5-Serisi ve Mercedes-Benz E-Serisi ile birlikte aynı kategoride mücadele etti. İtalyan dokunuşu izlerini taşıyan yeni tasarlanmış gövde, önceki modele kıyasla çok daha modern bir dizayn ile Audi’nin diğer modelleri için ilham verici nitelikteydi. Günümüzde içlerinde Audi’nin de bulunduğu birçok spor araba üreticisi tarafından en çok tercih edilen tarz olan “fastback”, yani arka kaportası yatık spor araba akımı, yeni Audi A6’nın öncülüğünde dünyaya gözlerini açıyordu.

2004 yılında tanıtılan Typ 4F A6, başka bir deyişle Audi A6 C6, Walter de’Silva tarafından tasarlanıyordu. Görsel olarak C5’in evrim geçirmiş versiyonu şeklinde tanımlanabilecek olan aracın uzunluğu artık 4,927 milimetreydi. Aynı zamanda en ilginizi çekecek detaylardan biri olarak yeni A6, Audi’nin en belirgin patentlerinden biri olan “tek çerçeveli ön ızgara” uygulamasını hayatımıza geçiren model olmayı başardı. Tıpkı diğer tüm çağdaş Audi modellerinde olduğu gibi, saç levhalarının hemen altında bulunan ve ön farların sonundan arka farların başlangıcına uzanan hattı da yeni A6’da gözlemlemek mümkündü. Uzun lafın kısası, C6 A6 modeli uzun yıllar sonrasında bile Audi’nin yeni çıkan, daha modern araçlarının varlığına rağmen Audi’nin gelmiş geçmiş en güzel tasarımı olarak anılmayı başardı.

12 Ağustos 2008 tarihinde Moskova Uluslararası Otomobil Fuarı’nda Audi, makyajlı “C6” Audi A6’yı tanıttı! Aracı tazeleyen bu makyaj, A6’nın Audi’nin devamlı olarak yenilemekte olduğu diğer araçlarının yanında yeniliğini yitirmemesi adına son derece önemli bir hamle idi. Araca yeniden can veren ufak bazı kozmetik değişiklikler arasında ön ve arka farlara eklenen LED destekli gündüz farlarının yanı sıra bagajın ortasına doğru uzanmaya devam eden yeni arka farlar bulunmaktaydı.

Geldik mutlu sona! Dördüncü nesil C7 Audi A6 (Typ 4G), 2011’in ilk aylarında Avrupa marketi için satışa sunulurken diğer pazarlara demir atmakta da geç kalmadı. Tasarım anlamında son derece yoğun bir biçimde Audi A8 (D4) modelinden esinlenilen aracın dış görünüşü gerçekten de koca bir A8 modelini aratmayacak kadar iri ve lükstü. Yeni A6 modeli iç kabinini, platformunu ve motor donanımlarını, A6’dan biraz daha erken olmak üzere yine 2011’de tanıtılmış olan dört kapılı sedan Audi A7 modeli ile paylaşıyordu. A8 ve A7 modelleriyle kıyaslandığında en agresif ve yırtıcı ön yüze sahip olan araç, tabiki müthiş LED ışıklandırmasıyla Audi A6 olacaktı! Yeni A6’nın dingil aralığı 76 mm kadar uzatılırken aynı zamanda 18 milimetrelik bir genişlik artışı da gözlemlenebiliyordu. Devasa bir balinayı andıran yuvarlak hatlara sahip kusursuz dış tasarımı ile gerçekten de A6’nın bütün modellerinin harika olmasına rağmen hepsinden bir adım ileriye gitmeyi başarabilen araç, Audi’nin “her yeni modelde daha iyiyi yakalamak” politikasını doğruladı!

A6’nin 2011’den günümüze gelmeyi başaran son tasarımı C7, gelecek yıllarda yerini bırakacağı yeni model ile bizleri etkilemeyi nasıl başaracak çok merak ediyoruz açıkçası! Çünkü kusursuzdan daha iyisini yapabilmek imkansızdır!