Uzun yıllar Michael Schumacher’in podyum zıplamalarına tanıklık ettikten sonra, son üç sezondur da Sebastian Vettel’in sağ işaretparmağına alışmıştık. Hattâ bu parmak öylesine meşhur oldu ki, Almanya GP’sinde köpükten yapılan şu parmaklar satıldı. Raikkonen’in ya da Alonso’nun kendilerine özgü bu tip hareketlerini ben hatırlamıyorum. Kez Hamilton’ın, ama Button, yarış kazandıktan sonra fotoğrafta da gördüğünüz gibi iki elini birleştirip W (Win – Galibiyet) hareketi yapıyor. Çok sık yarış kazanmadığı için belki pek aklımıza yer etmedi, ancak bu da Button’a ait özel bir işaret. İlginçtir, belki siz de dikkat ettiniz, bu hareketi yapmadan önce Button, Vettel’in parmağına benzer bir parmak gösterdi kameralara. Avustralya GP’sini üçüncü kez kazanan Button, yarışa W damgasını, McLaren’in M’si birlikte çok güçlü bir şekilde vurmuş oldu.
Sıralama turlarında Red Bull’a karşı 0,7 saniyelik avantajı olan McLaren’in, yarışta da benzer bir farka sahip olup olmayacağını açıkçası çok merak ediyordum. Aradaki fark bu denli büyük olmasa da McLaren, ciddi anlamda hem sıralama hem de yarış hızı olarak Red Bull’un önüne geçmeyi başarmış. Geçen yıl, EBD’nin yasak olduğu İngiltere GP’sinde McLaren’in kötü performansını görenler, McLaren’in, bu teknolojiye en bağımlı takım olduğu konusunda birleşmişlerdi. Bu yüzden de McLaren’in, EBD’nin yasaklanmasından en çok etkilenecek takım olduğunu düşünüyordum. Kaybettikleri yere basma gücünü geri kazanmak için çok daha fazla yere bakmaları ve geliştirme kaydetmeleri gerekiyordu. Görünen o ki takım bunu mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiş. Lastik kullanımı, tek tur hızı, yarış performansı ve dayanıklılık anlamında şu anda McLaren bir adım önde başladı sezona. Red Bull’un çok da geride olmaması aslında umut verici zira geçen yılki gibi bir dominasyon görmeyebileceğimizi umut ediyoruz. Sonunda kim kazanırsa kazansın, hem yarışları hem de şampiyonası zevkli geçen bir sezon olsun.
Bu sezon yarış yazılarını biraz farklı yazmayı planlıyorum. Birkaç yarış bunu deneyeyim, baktık olmuyor, o zaman eski düzene geçeriz. Siz de bu konuda yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Bundan önce yarışları birinci turdan başlayarak, sanki yeniden sunar gibi yazıyordum. Böyle olunca arada bazı takımları ve sürücüleri atlayabiliyor ya da gerektiği kadar anlatamıyordum. Bu sezon, ilk 10′daki sürücüleri tek tek ele alıp onların yarışına odaklanayım diyorum. Onlar hakkında konuşurken zaten takım hakkında da yarış hakkında da konuşmuş olabileceğim. Böylece kütle gibi değil de biraz daha kısa, ama daha yoğun, daha net bilgi/yorumlar içeren yazılar ortaya çıkar diye umuyorum. Bakalım nasıl olacak, ben de bilemiyorum:
İlk 10′daki durum böyle. Onun dışında Schumacher, Maldonado ve Massa için de birkaç şey söylenebilir. Yarış dışı kaldığı 10. tura kadar gösterdiği performans, Mercedes’in durumunu da bir anlamda gözler önüne seriyor. 10 turda Button’ın 13 saniye arkasında olması pek hayra alamet değil. Yine de eski şampiyonu podyum mücadelesi yaparken görmek güzeldi. Ancak Lotus’un hızını düşündüğümüzde Mercedes şu an için sıralamalarda parlayıp yarışta sönen bir balon gibi duruyor. Massa ise artık bana göre tamamen söndü. Alonso, ön grupta Mercedes’le kapışırken Massa arka grupta Sauber’le yarışıyordu. Senna’yla girdiği mücadele her ne kadar yarış kazası da olsa, berbat başlayan hafta sonu onun için yine berbat bir şekilde bitti. Eğer Alonso’dan 1 saniye yavaş olmaya devam ederse, sanmıyorum ki sezonu bitirebilsin.
Williams, Renault ile kurduğu ortaklığı bu yıl çok iyi taçlandıracağa benziyor. McLaren, Red Bull ve Lotus’tan oluşan ön grubun ardında yer alan orta grubun en hızlılarından görünen Williams açıkçası beni çok şaşırttı. Avustralya’nın bir sokak pisti olması ve Williams’ın (ve elbette Maldonado’nun) sokak pistlerinde çok iyi olması, şimdilik Williams’la ilgili bir şey söylemeyi ertelemek istiyorum (Gerçi geçen yıla bakarsak Barichello, yarıştan elenmeden önceki turda liderin bir tur gerisindeydi). Avrupa’ya vardığımızda onların durumu da netlik kazanacaktır. Ancak şu an itibariyle Ferrari’yle yarışmaları ve onlardan daha hızlı olmaları, sezon için çok büyük bir işaret.
Caterham aslında oldukça ümit verici bir test döneminden geçmesine rağmen, sıralamalarda ve yarışta büyük bir hayal kırıklığı yaşattılar. İki aracı da dayanıklılık sorunu nedeniyle yarış dışı kalınca, testlere bile katılmayan, Avustralya GP’sinin antrenman seanslarını test olarak kullanan Marussia, iki pilotuyla birlikte yarışı tamamlayabildi. Öyle ki aldıkları 14.’lük, sezon sonunda şampiyona 10.’luğunda çok çok kritik olabilir zira geçen seneki Lotus bu yılki Caterham’ın, 2011′de 10. olmasının sebebi, aldığı 13.’lüklerdi. Dolayısıyla Glock’un 14.’lüğü sezon sonunda Marussia’ya altın tavuk olarak geri dönebilir. Elbette Marussia, Caterham’ın sınıfında değil, anack HRT de son iki sezondur Marussia’dan yavaş olmasına rağmen şampiyonayı, Virgin’i birkaç yarışta geçerek önde bitirmeyi başarmıştı. Bu arada Marussia’nın, McLaren’le teknik ortaklık yaptığını ve McLaren’in rüzgâr tünelini kullandığını belirteyim.
Önümüzdeki yarış bir hafta sonra Malezya’da. Görüşmek üzere. Bu yazı şeklinden memnun olup olmadığınızı da belirtebilirseniz çok sevinirim.