ABD’deki kritik yarışa giderken geçtiğimiz yıllardaki derecelerden önceki kazananlara, anahtar istatistikleri ve bilgileri buraya bırakıyoruz. Keyifli okumalar.
Circuit of The Americas: Derleme Bir Şaheser
The Circuit of The Americas (COTA) Amerika’da bir yarışa sahne olan 10. fakat F1 yarışları için özel olarak tasarlanan ilk pist ve 2012’den beri takvimin demirbaşlarından biri. Herman Tilke’nin tasarladığı düzeni tanımlamak için kullanılacak en iyi sözcük derleme olur: pist, Spa’dakinden daha hızlı virajları ve Hungaroring’dekinden daha yavaş virajları bünyesinde barındırıyor – bu kombinasyon, pisti hem mühendis hem de sürücüler açısından devasa bir meydan okuma haline getiriyor. İklimin de dikkate alınması gerekiyor: Ekim ayında Teksas geceleri oldukça soğuk fakat gün ortasında güneş ışığı hava sıcaklığının 20 derecenin üzerine çıkmasını sağlıyor. Bu, hava sıcaklığının, en azından F1’in mantık çerçevesi içerisinde, inanılmaz bir şekilde dalgalandığı anlamına geliyor ve aracı bir seanstan diğerine ayarlamayı zorlaştırıyor.
Kilit Viraj – 1. Viraj
İnanılmaz yükselti değişimi ile 1. virajın her zaman Cota ile özdeşleşecek noktalardan biri olacağı netti – ve bu, bugüne kadar koşulan yarışlarla kanıtlandı da. Sola dönülen bu virajın apeksi, turun en yüksek noktası ve çıkılan dik yokuş sürücülerin çok geç fren yapabilmesine izin veriyor. Viraj kör, tahmin ve adanmışlık gerektiriyor ve virajdan iyi bir şekilde çıkmak hayati derecede önemli çünkü bunu, yüksek hızlı bir bölüm takip ediyor. Viraj aynı zamanda mükemmel bir geçiş fırsatı sunuyor – yine de orada geçiş yapayım derken gaflete düşen pek çok sürücü gördük.
Hamilton Birleşik Devletleri
Şampiyonanın ilk 6 sırasında yer alan pilotların ABD’deki en iyi finiş sonuçları.
Lewis Hamilton’ı sosyal medyada takip ederseniz, onun Birleşik Devletleri sevdiğini ve orada çok zaman geçirdiğini bilirsiniz. Muhtemelen, Amerika topraklarında kazandığı 5 galibiyetle burada saltanatını kurması bir rastlantı değil – ve mevcut diğer sürücülerin hiçbirinin Amerika’da birden fazla galibiyeti yok. Hamilton, bu topraklarda ilk kez 2007’de McLaren ile Indianapolis’te kazandı ve Austin’de son 3 yıldır kazanan Mercedes adına bu şerefi üstlendi.
Teksas’ta Galibiyetten Yoksun Ferrari
ABD’de en çok kazanan takımlar.
Ferrari tablonun tepesinde olabilir fakat onların ABD’de elde ettiği 9 galibiyetin hiçbirinin Austin’de gelmediğini belirtmekte fayda var. İtalyan ekip, milenyumun ilk yıllarında Indianapolis’te mutlak güçtü ancak Teksas’ta, Alonso’nun 2012’de elde ettiği 3’üncülükten daha iyi bir sonuca sahip olamadılar. Mercedes, bugüne kadar Cota’da koşulan 5 yarışın 3’ünü kazanırken Mercedes motoruna sahip araçların kazandığı yarış sayısı ise 4’tü. Mercedes motoru dışında Austin’de kazanan tek motor 2013’te Sebastian Vettel’in Red Bull’unu destekleyen Renault’ydu.
Bu Yıl Kimse Michael’i Yakalayamayacak
Şampiyonanın ilk 6 sırasında yer alan pilotların ABD’deki en iyi başlangıç pozisyonları.
Red Bull sürücüleri daha önce Amerika’da koşulan hiçbir yarışa ilk çizgiden başlayamazken Mercedes ve Ferrari sürücülerinden sadece Bottas’ın ilk çizgi startı yok (gerçi Raikkonen’in tek pole pozisyonu da Indianapolis’teydi). Bu, bu hafta sonu değişmeyecek bir tablo olabilir. Hamilton veya Vettel’den biri bu hafta sonu 3. pole pozisyonunu elde ederek Amerika’daki en iyi sıralama turu pilotu haline gelebilir. Yine de bu başarı, iki sürücüden birini ancak Graham Hill ile aynı seviyeye getirebilir; Amerika topraklarında 4 pole pozisyonu ile rekoru elinde bulunduran Schumacher ile değil.
100, 200 ya da her ikisi?
ABD’de pilotların lider gittiği tur sayısı.
Hamilton’ın ABD GP’lerinde 200 tura liderlik etmesi için Pazar günü sadece 5 tur boyunca başı çekmesi gerekiyor – İngiliz sürücü bunu başarıp önemli bir başarıya ulaşsa dahi Michael Schumacher’in rekorunun 138 tur gerisinde kalacak. Benzer bir şekilde, sadece iki turu ilk sırada geçmesi halinde Vettel, Birleşik Devletler’de ilk kez dalya diyecek. Bu arada Amerika’da 2 tur lider gitmeyi başaran Grosjean bunu 2013’te Lotus için sürerken başardı ve Fransız o gün bugündür hiçbir yarışa liderlik edemedi.
Tırnak Aç Kapa
“Takıma katılmak için çok heyecanlıyım. İşe başlamak için kolları sıvadım. Hızlı olmak için her şeyimi ortaya koyacağım.”
Fernando Alonso’nun Renault ile şampiyon oluşunu seyrederek büyüyen Carlos Sainz, 2018 hazırlıklarını düşünerek bu hafta sonu Fransız üreticiye erken bir geçiş yapıyor. “Bu, bize bir avantaj sağlıyor” diyen Renault yönetici direktörü Cyril Abiteboul, son 4 yarışı bir geçiş dönemi olarak görüyor ve İspanyol’un araca alışacağını ve hız kazanacağını düşünüyor. Sainz’ın takımdan ayrılışı, Gasly’nin şampiyonluk mücadelesi için Super Formula serisine gidişi, Daniil Kvyat’ın dönüşü ve Hartley’nin gelişi Toro Rosso’nun, 94 Lotus’tan sonra bir yarışa iki farklı sürücü ile katılan ilk ekip olacağı anlamına geliyor.
Hamilton Bir Başka Rekorun Eşiğine Gelebilir mi?
Hamilton, bu hafta sonu podyuma çıkması halinde Amerika topraklarında 6 kez kürsüye çıkan Graham Hill’i yakalayacak ve 7 podyumu olan Schumacher’in rekoruna göz dikecek. Sporu büyük bir ilgiyle takip edenler Hamilton’ın 5 podyumunun da yarış zaferi olduğunu bileceklerdir – aslına bakılırsa İngiliz sürücü, Amerika’da çıktığı 6 yarışın sadece birini kürsüde tamamlayamadı: 2013 ABD GP(4’üncülük).
Büyük Rakam
Brendon Hartley F1’de yarışan 9’uncu Yeni Zelandalı sürücü olacak.
Yeni Zelandalı bir sürücünün F1’de son kez yarışmasının üzerinden tam 33 sene geçti. 23 yaşındaki Mike Thackwell, 1984’te Kanada’da kariyerindeki ikinci ve son F1 yarışına çıkmıştı. 27 yaşındaki Brendon Hartley, bir çaylak için nispeten yaşlı fakat gride, Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda kazandığı prestijle adım atıyor. Red Bull genç sürücü programının ilk üyelerinden biri olan Hartley, bu yılki Le Mans 24 Saat’i kazandı ve bitime 2 yarış kala Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda şampiyon olmak için büyük bir avantaja sahip. Aynı zamanda vatandaşı Denny Hulme’un şampiyonluğundan tam 50 sene sonra gridde yer alan ilk Yeni Zelandalı şampiyon olacak.
;;;