Otomobil firmaları, üniversiteler ve teknoloji şirketleri harıl harıl otonom sürüş üzerinde çalışıyor; yani sürücü müdahalesine gerek duymadan kendi kendine giden otomobiller. Bu konuda alınan yol azımsanacak gibi değil…
Yaşı 30'un üzerindeki birçok kişi K.I.T.T.'i hatırlar. 80'li yıllarda yayınlanan TV dizisi Knight Rider yani Türkiye'deki adıyla Kara Şimşek'in iki başrol oyuncusundan bir David Hasselhoff diğeri ise K.I.T.T. adını taşıyan, konuşan, kendi başına hareket edip olağanüstü teknolojileriyle ağzınızı açık bırakan 1982 model bir Pontiac TransAm'dı. Henüz arka kapılarda elektrikli camların bile olmadığı bir dönemde bu siyah spor otomobille ilgili hayaller kurar, babalarımızın "onlar film icabı" diyerek dudak bükmelerine aldırmazdık. Geldiğimiz noktada otomobillerde birçok sistem sürücü müdahalesine gerek duymadan da çalışır hale geldi. Elektronik teknolojisinin gelişmesiyle birlikte artık K.I.T.T. kadar yetenekli olmasa da sürücüye ihtiyacı olmayan otomobillerin ilk örnekleri yollarda test edilmeye başlandı. Otonom otomobiller üzerinde ilk ciddi ve başarılı çalışma 1984 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi'nde geliştirilen NavLab ve ALV prototipleriydi. 1987 yılında Mercedes-Benz ile Münih'teki Bundeswehr Üniversitesi EUREKA Prometheus Project ile diğer birçok markayı da hareketlendirdi. Bugün 10'dan fazla otomobil ve teknoloji firması bu teknoloji üzerinde çalışıyor. Peki, niye böyle otomobillere ihtiyacımız var? Bunun birkaç sebebi bulunuyor. Öncelikle insan unsuru nedeniyle yaşanan trafik kazalarını ortadan kaldırmak. Böylece can ve mal kayıplarını çok ciddi oranda düşürülmüş olacak. İkinci sebep, trafik sıkışıklığını azaltmak. Burada da insan hataları nedeniyle var olan yol altyapısının tam verimli olarak kullanılamaması temel sebep. Tabii, enerjinin verimli kullanımı da bir diğer önemli sebep. Tabii bu otomobillerin yollara çıkmasıyla bazı meslekler de ortadan kalkmaya başlayacak; örneği taksi şoförlerine ihtiyaç kalmayacak ya da ticari araç sürücülerine.
GOOGLE TESTE BAŞLADI
Gelelim işin teknik yanına. Otonom otomobiller birçok radar, lazer, kamera ve sensörlerden gelen bilgileri işleyen yüksek kapasiteli bir bilgisayar sayesinde ilerliyor. Lazer ışınlarıyla sürekli çevre taranarak 3 boyutlu dijital bir harita oluşturulup navigasyon sistemlerindeki gibi bir dijital haritayla eşleştiriliyor. Elbette kamera, radar ve çeşitli sensörler de bu tip otomobillerin tehlikesiz bir şekilde hareket etmesi için gerekli bilgileri topluyor. Henüz en önemli nokta çözülmedi; o da otomobillerin kendi aralarında bir haberleşme ağı kurulması. Böylece olası aksaklıklar çevredeki araçlara bildirilip önlem alınması sağlanabilecek. Otonom otomobiller konusunda son dönemde adından en çok söz ettiren Google oldu. Google, 2014 yılında sürücüsüz otomobilinin testlerinde 1.1 milyon kilometreye ulaşıldığını açıkladı. Google bu sektörde nasıl bir gelecek gördüğünü yeni prototipinde direksiyon ve pedalları kaldırarak gösterdi. Bu arada Audi de piste çıkardığı bir otonom otomobil prototipiyle spor otomobil çağının bitmeyeceğinin de sinyalini verdi. Görünen o ki, önümüzdeki 10 yıl içerisinde "usta sürücü-acemi sürücü", "ehliyetini bakkaldan mı aldın?" gibi tartışmaları sona erdirecek otonom otomobiller yollarda olacak. Bu otomobiller nedeniyle sürüş keyfi kavramı da tarih olacak belki ama sürücüler olarak işe iyi yanından bakalım, otomobilde işe ya da eve giderken gazete, kitap ya da dergi okuyabileceğiz…